21 Şubat 2018 Çarşamba

Toprak oluşumu

TOPRAK OLUŞUMU

Çözülmeye uğrayan kayaların yüzeyi zamanla, ayrışmış mineraller, organik maddeler ve mikroorganizmalardan oluşan bir örtüyle kaplanır. Bu örtüye toprak denir. Toprak tabakası, yerkabuğu üzerinde bulunur. Kalınlığı birkaç cm den, 2 - 3 m ye kadar olabilir.

Oluşumunu tamamlayan bir toprak kesitinde;

Ana kaya,
Ayrışmış kaya,
Ham toprak,
Olgun toprak,
katları bulunmaktadır. Bu katlara horizon adı da verilir. Horizonlar harflerle isimlendirilir.


Toprağın en üst katı olan

A Horizonu, bitkisel artıkların ayrışması ile oluşmuştur ve organik madde bakımından zengindir. Genellikle koyu renklidir. Bitkiler bu tabakada tutunur ve yetişip gelişir.

B horizonu, toprağın üst katından taşınan, kireçler, killer ve minerallerin biriktiği ham toprak tabakasıdır.

C horizonu ana kayanın özelliğini taşıyan ayrışma katıdır.

D horizonu ise, toprağın ana özelliğini belirleyen ana kayanın bulunduğu kattır.

Bitki artıklarının toprakta birikmesiyle oluşan, koyu renkli organik maddeye humus denir. Humus, kayaların ufalanması veya ayrışmasında etkili değildir. Toprağa verimlilik kazandıran bir maddedir.


TOPRAK ÇEŞİTLERİ


Taşınmış Topraklar (Azonal Topraklar): Akarsular, rüzgârlar ve buzullar gibi dış kuvvetlerin, çeşitli sahalardan aşındırarak taşıdıkları materyalleri biriktirmeleriyle oluşan topraklardır.

Bunlardan;

Akarsu biriktirmesiyle oluşanlara alüvyal topraklar,
Buzul biriktirmesiyle oluşan topraklara moren topraklar,
Rüzgâr biriktirmesiyle oluşan topraklara da lös topraklar denilmektedir.

Yerli Topraklar, kayaların bulundukları yerlerde çözülmeleriyle oluşan topraklardır.

a. Nemli Bölge Toprakları


• Tundra Toprakları

Kutuplara yakın, soğuk tundra bölgelerinin topraklarıdır. Toprak genelde ya donmuş haldedir ya da bataklık halinde bulunur. Bu nedenle tarım yapmaya elverişli değildir. Türkiye’de bu tür topraklar görülmez.

• Podzol Topraklar

İğne yapraklı ormanlarla kaplı, soğuk ve nemli iklim bölgelerinin topraklarıdır. Çok yıkanmış olduklarından üst kısımlarının rengi soluklaşmıştır. Yine aynı sebepten dolayı, topraktaki besin maddeleri de azdır. Bunun sonucunda verimsizleşmiştir. Türkiye’de, Batı Karadeniz Bölümü’nde kahverengi ve kırmızımsı sarı podzolik topraklar yaygındır.

• Kahverengi Orman Toprakları

Nemli orta kuşağın, geniş (yayvan) yapraklı ormanlarla kaplı bölgelerinde görülür. Humus bakımından zengin oldukları için verimlidirler.

Türkiye’de, bu tür topraklar, Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olmakla birlikte, İç Anadolu’nun 1000 - 1200 m’den yüksek alanlarında da yer yer görülür. İç Anadolu’da, daha çok Kuzey Anadolu Dağları’nın güneye bakan yamaçlarında yaygındır.

Yine, Trakya’nın kuzeyinde Yıldız Dağları’nda, İçbatı Anadolu’da, Güneydoğu Toroslar üzerinde de kahverengi orman topraklarına rastlanır.

• Kırmızı Topraklar (Terra - rossa)

Nemli subtropikal iklim bölgesi ile Akdeniz iklim bölgelerinde, genellikle kalkerler üzerinde görülen topraklardır. Toprağa kırmızı rengini veren bileşimindeki demiroksittir.

Türkiye’de, Akdeniz Bölgesi ile Kıyı Ege ve Güney Marmara’da yaygın olarak görülür.

• Laterit Topraklar

Dönenceler arasında yer alan, sıcak ve nemli iklim bölgelerinin karakteristik toprak tipidir. Şiddetli bir kimyasal çözülme sonucu oluşur. Rengi kiremit kırmızısıdır. Humus oranı azdır. Buna bağlı olarak verimli değildir. Türkiye’de tam olarak laterit özelliği taşıyan toprak görülmez. Ancak, Doğu Karadeniz Bölümü’nde, laterit türü (lateritleşmiş) topraklara rastlanabilmektedir.


b. Kurak Bölge Toprakları


• Çernezyomlar

Çernezyumlar, Orta Kuşağın yarı nemli step bölgelerinde görülür. Kara topraklar adı da verilir. Fazla yıkanmadıkları için mineral ve kireç bakımından zengindir. Toprağın (bilgi yelpazesi.com) üst kısmında, steplerden oluşan bitki artıklarının oluşturduğu, kalın bir humus tabakası vardır. Bu nedenle Dünya’nın en verimli toprakları arasındadır.

Çernezyumlar, ülkemizde en yaygın olarak, Erzurum - Kars Plâtosu’nda oluşmuştur. Ayrıca, İç Anadolu Bölgesi’nin kuzey kesiminde de yer yer bu tür topraklar görülmektedir.

• Kestane veya Kahve Renkli Step Toprakları

Az yağış alan step iklimlerinde görülen topraklardır. Üzerindeki bitki örtüsü seyrek olduğu için, humus oranı azdır. Bu yüzden verimleri düşüktür. Türkiye’de, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu plâtoları ile İçbatı Anadolu’da yaygındır.

• Çöl Toprakları

Çöl iklim bölgelerinde görülür. Çok az yağış alıp, fazla yıkanmadıkları için, kireç ve tuz oranı oldukça fazladır. Humus, hemen hemen hiç yoktur. Bu topraklarda tarım yapılamaz.


Türkiye’de, bu tür topraklar görülmemekle birlikte, Tuz Gölü çevresinde çölleşmiş topraklara rastlanır.

Su molekülü

Su, iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşan, H2O moleküler yapısına sahip inorganik bir maddedir. İyonik olarak da bir hidrojen iyonunun (H+), bir hidroksit (OH-) iyonuna bağlanması şeklinde tanımlanır.

Suyun molekül yapısı düzgün dörtyüzlü şeklindedir. Bu geometrik şeklin tepesinde oksijen atomu, birbirlerine komşu olmayan alt iki köşede oksijene bağlanmış iki hidrojen atomu ve diğer iki köşede ise ortaklanmamış elektron çiftleri bulunur.Hidrojen atomları oksijen atomuna 104,5 derecelik bir açıyla bağlanmışlardır. Bu açıya bağ açısı denir.

Suyun molekül yapısı dipol özelliktedir. Molekülün çevresinde elektrik dağılımı homojen değildir. Yapının oksijen tarafında elektron yoğunluğu fazla olup negatif yük (-) durumundadır. Benzer şekilde hidrojen tarafında ise elektron dağılımı görece düşüktür ve pozitif yük (+) durumundadır. Kısacası su, molekülün kendi içindeki yapı incelendiğinde, bir tarafı pozitif diğer tarafı negatif elektrik yükünde bir molekül yapısına sahiptir. Fakat, dışarıdan bakıldığında suyun molekül yapısı elektriksel olarak nötrdür.

Dipol karakterdeki moleküllerde olduğu gibi suda da katı ve sıvı halde hidrojen bağı kurulması oldukça kolaydır. Bir molekülün ortaklanmamış elektron çiftleri ile diğer molekülün hidrojen çekirdeği arasında bir hidrojen bağı oluşur. Bu durumu ortaya çıkaran karşılıklı elektrostatik reaksiyondur. Hidrojen bağıyla su moleküllerinin birbirlerine bağlanma olayı kohezyon gerilim olarak adlandırılır.
Su moleküllerinin katı halde tamamı, oda sıcaklığında yüzde 70 kadarı ve 100 C suda neredeyse yarısı bahsedilen hidrojen bağlarıyla birbirlerine bağlanmış durumda bulunurlar. 

Sulu çözeltilerde, çözeltinin içerisinde bulunan moleküllerin anyon ve katyonlarının her biri su molekülleri tarafından çevrelenmiş bir durumda bulunurlar. Katyonlar(+), su moleküllerini negatif tarafından çekerken, anyonlar(-) ise pozitif tarafından aynı çekimi uygular. Yüksüz polar yapıya sahip moleküller su molekülleri arasında bulunan hidrojen bağını kırarak, bu bağı kendileri kurarlar. Şekerin suda iyi çözünmesinin sebebi yüksüz, polar yapıya sahip olmasından ötürüdür.

BULUTLAR

Havadaki su buharının yoğunlaşması sonucu oluşan bulutlar su damlacıkları ve buz kristalleri içerir. Atmosferdeki parçacıkların boyutları görünür ışığın dalga boyuyla kıyaslanabilir ölçektedir ve güneş ışığı atmosferden geçerken mavi dalga boyundaki ışınlar daha fazla saçıldığı için gökyüzü mavi renkte görünür. Bulutları oluşturan su damlacıklarının ve buz kristallerinin boyutları (10 mikrometreyi aşabilir) ise daha büyüktür ve güneş ışığı bulutların içinden geçerken bütün dalga boyundaki ışınlar saçılır. Bu nedenle bulutlar beyaz görünür.
Ancak bulutlar büyüyüp kalınlaştıkça güneş ışınlarının büyük kısmı bulutlar tarafından yansıtılır ve soğurulur. Bu nedenle daha az miktarda güneş ışığı bulutların alt kısmına ulaşabilir. Yani yoğun bulutlar güneş ışığının önemli bir kısmının yerin yüzeyine ulaşmasını engeller. Bu nedenle bulutların yere yakın kısımları daha koyu renkte görünür.

15 Şubat 2018 Perşembe

Kelebek etkisi

Kelebek etkisi en kısa tanımla, küçük bir durumun beklenmeyen (hesaplanmayan, önceden bilinmeyen, ön görülmeyen) ve kaos boyutlarına ulaşabilen hatta etkinin sürekli artması durumuna verilen addır. Bu kavrama “Kelebek Etkisi” denilmesinin sebebi ise tamamen Edward Norton Lorenz tarafından ortaya atılan “Kaos Teorisi” nin bir çıkarımıdır.
     Edward Norton Lorenz, kaos teorisinde şu ifadeyi kullanır: “Amazon Ormanları’ nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD’de fırtına kopmasına neden olabilir. Farklı bir örnekle bu, bir kelebeğin kanat çırpması, dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir.”
Bu ifadede kullanılan kelebek örneği, oluşan olayın “Kelebek Etkisi” olarak adlandırılmasını sağlamıştır. Tabi bu durum, doğru olup olmadığı ispatlanabilirlik açısından mümkün olmadığı için sadece teoride kalmıştır. Bu durum çoğunlukla, oluşan küçük bir etkinin kaoslara sebep olabileceği durumlarda örnek olarak kullanılmaktadır.

DÜNYA TARİHİ



İ.Ö. 8500-7000, Ortadoğu'da çiftçiliğe geçiş
İ.Ö. 3500-3000, Dicle-Fırat ve Nil vadilerinde uygarlığa geçiş
İ.Ö. 4000-3000, Uygarlığın Sümer'de doğuşu
İ.Ö. 3000, sabanın icadıyla insanların tarımda hayvan gücünden yararlanmanın yolunu bulmaları
İ.Ö. 3000 dolayları, yazılı kayıtların başlayışı
İ.Ö. 2000'den az önce, Mezopotamya çevresindeki bölgelerde taşra uygarlıklarını kurmaya başlayan toprak aristokrasilerinin doğmasını kolaylaştıran koşulların oluşması
İ.Ö. 1700 dolayları, Hammurabi tarafından insanlığın ilk yasa derlemelerinin çıkarılışı
İ.Ö. 1700, Avrasya bozkırı kökenli barbar halklar akınlarının Avrupa'nın Atlantik kıyılarına ulaşması
İ.Ö. 1300, dolayları, alfabetik yazının Suriye'de ve Filistin'de yaygınlaşması
İ.Ö. 1000, yıllarında, Ortadoğu uygarlığının iki uç bölgesinde (Filistin ve İran'da) verimli düşünce akımlarının doğuşu
İ.Ö. 700'den az önce Orta Asya'dan ve Güney Rusya'dan göç etmiş İskitler'in Ukrayna'da bir kabileler imparatorluğu kurup, Yunan dünyasıyla ticarete girişmeleri
İ.Ö. 6. yüzyıl, Lidya Krallığı'nda sikke paranın dolaşıma konması
İ.Ö. 6. yüzyıl, İyonyalı filozofların dünyayı ve insanı akılla kavrama çabası
İ.Ö. 500 dolayları, Çin uygarlık biçiminin temel öğelerinin ortaya çıkışı
İ.Ö. 500 dolayları, Kastların ve Hind dininin kendine özgü vurgularının biçimlenişi
İ.Ö. 330, Pers İmparatorluğunun Makedonyalıların saldırısıyla yıkılması
İ.Ö. 320, İskender'in İndüs Vadisi'ne girmesi
İ.Ö. 146, Roma'nın Makedonya'yı ve Yunanistan'ı fethetmesi
İ.Ö. 30, Roma'nın Mısır'ı fethetmesi
70-100, Dört İncil'in yazıldığı yıllar
193, Roma Barışı'nın şiddete başvurulmasıyla bozulması
372, Hunlar'ın Güney Rusya'ya girip Ostrogotları sürüşleri
378-511, Roma İmparatorluğu'nun büyük barbar akınlarıyla çökmesi
410, Hun korkusuyla Roma sınırlarını zorlayan Vizigotlar'ın Roma kentini yağmalamaları ve İspanya'yı geçip krallıklarını kurmaları
451, Kalkedon (Kadıköy) Kurultayı'nın Papa'nın çağrısıyla toplanıp, kutsal üçleme öğretisinin Papa Büyük Leon'un saptadığı biçimiyle benimseyip, "monofizist" biçimini reddedişi
453, Attila'nın ölüşü ve Hun Konfederasyonu'nun dağılması
552, Japonya'ya ulaşan Budist misyonerler topluluğunun önemli başarılar elde etmesi
565'ten sonra (Doğu) Roma İmparatorlarının "Bizans İmparatoru" denmeye başlanışı
568'den sonra, Cermen kabilesi Lombartların Bizanslıları İtalya'nın iç bölgelerinden çıkan buraların denetimini ellerine geçirmeleri
572, Türk İmparatorluğu'nun haneden kavgalarıyla ikisi de iç kavgalarla yıpranan doğu ve batı ordularına bölünmesi
600 dolayları, Hint Okyanusu'nda Hindu gemicilerin yerini Müslümanların alması
610, Hz.Muhammed’e ilk vahyin gelişi
622, Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göçü
632-1000 arasında İslam'ın Hızla yükselişi ve Ortadoğu'da Kuzey Afrika'da İspanya'da yayılışı
632, Hz. Muhammed'in ölümü
636, Arap ordusunun Bizans'ı Suriye'den ve Filistin'den çıkarması
641, Arap akıncı birliklerinin Mezopotamya'yı ele geçirişleri
642, Arap akıncı birliklerinin Mısır'ı ele geçirişleri
651, İran ve Mezopotamya'da Sasani iktidarının sona ermesi
651, Arap akıncı birliklerinin İran'ı ele geçirmeleri
711, Vizigot krallığının sona ermesi
711-715, Kuzey Afrika'nın ve İspanya'nın Müslümanların denetimine geçmesi
715, İslamların Kuzeybatı Hindistan'daki Sind Bölgesinde, daha sonra da Hint Okyanusu'nda üstünlüğü ele geçirmeleri
717-718, Müslümanların Konstantinopolis'i kuşatmaları
750, Emeviler'in halifelik döneminin sona ermesi
751, Talas Meydan Savaşı'nda Çin'e bağlı birkaç vahanın Müslümanlara kaptırılışı
756, Baskı aygıtının Çin'de bulunuşu.
800, Şarlman'a Papa tarafından Romalıların imparatoru olarak taç giydirilişi
800'den birkaç yıl sonra, Bizans İmparatorunun Şarlman'ın imparatorluğunu tanımasıyla Batı Roma İmparatorluğunun yeniden kuruluşunun yasallaşması
831-1000 arası, Danimarka'nın İsveç'in ve Norveç'in Hristiyanlığa geçmeleri
840, Uygurların yıkılışı
845, Budizmin Çin'de resmen yasa dışı sayılması; bunun üzerine Kore'de devlet dini yapılıp iyice benimsenmesi
900 dolaylarında, Türk askerlerinin kabilelerinin, İslam devletlerinin siyasal yaşamına egemen olmaya başlamaları
900-14. yüzyıl ortaları, Avrupa'da toprakların tarıma açılışı
989, Rusya'nın Hristiyanlığa geçiş
--------------------------------------------------------------------------------
1000 dolayları, kolonileşme ve ticari yayılma sürecinin başlayışı
1000 dolayları, Gazneli Mahmut'un akınlarıyla İslam'ın Hindistan'ın İç bölgelerini ele geçirmeye başlaması
1000, Macaristan'ın Hristiyanlığa geçmesi
1000 Hristiyanlığın Uzakbatı ülkelerinde Kelt, Cermen ve Slav kabileleri arasında yayılması
1000-1300 arası, Avrupa'da kasabaların hızla gelişmeleri
1000-1453 arası, İslamlığın Hindistan'da, Doğu Avrupa'da, Orta Asya'da yayılışı
1000-1500, İslam mimarlığının görkem ve incelik dönemi
1054, Katolik-Ortodoks bölünmesinin, Papa ile Konstantinopolis Patriğinin birbirlerini afaroz etmeleriyle yaratılışı
1071, Malazgirt Savaşı ile Türklerin Hristiyanlık (Bizans) dünyasına karşı başarılı olup, Anadolu'nun iç bölgelerinin denetiminin Selçuk Türklerine geçişi
1096-1099, Birinci Haçlı Seferi
1171, Galler ülkesinin ve İrlanda'nın Anglo-Norman şövalyelerince fethinin tamamlanışı
1204, Dördüncü Haçlı Seferi'nde Konstantinopolis'in ele geçirilip yağmalanması ve kısa yaşamlı Doğu Latin İmparatorluğu'nun kurulması
1206-1227, Cengiz Han'ın yönetim dönemi
1254; Avrupa'da imparatorluğun çökmesiyle, Papalığın, Latin Hristiyanlık dünyasının evrensel hükümeti olduğunu ileri süren tek kurum olarak kalışı
--------------------------------------------------------------------------------
1300'den sonra, Japonların geniş çaplı denizcilik eylemlerine girişmeleri
1300'den sonra, Cermen ve Frank şövalyelerinin, Baltık ve Doğu imparatorluklarını kurup, ticaret etkinliklerine girişmeleri
1300, Rönesans'ın İtalya'da biçimlenmeye başlanışı
1337-1453, Yüzyıl Savaşları, İngiltere ile Fransa arasında, kiralık askerlerle yürütülen her yeri yakıp yıkıp yağmalayıcı savaşlar
1347-1351, Avrupa'da Veba salgını
1354, Türkler'in Çanakkale Boğazı'nı geçip Gelibolu Yarımadasını ele geçirerek, Avrupa'ya adım atmaları
1389, Kosova Savaşı'nda Sırpları yenen Türklerin Balkanlarda askeri üstünlüğü ele geçirmeleri
--------------------------------------------------------------------------------
15. yüzyıl İnkalar'ın And Dağları'ndaki merkezlerinde yayılan imparatorluklarının Peru'da merkezi bir rejim kurması
1417, Papalık monarşisinin Konstanz kurultayında onaylanmasıyla Protestan-Katolik ikililiğinin azaltılması
1430, Çinlilerin denizlerden çekilmesiyle Japonların Güneybatı Pasifik'te deniz üstünlüğünü ele geçirmeleri
1453, Konstantinopolis'in Türklerin eline geçmesi, bunun üzerine, Rusların Ortodoks kiliselerinin Hıristiyanlığın son kalesi olduğuna inanmaları
1480 Moskova, Dükü III. İvan'ın Altınordu egemenliğini tanımayıp, "Çar" sanını alarak bağımsızlığını ilan edişi
1492, Kolomb'un okyanusu aşması
1492, Müslüman Faslıların Avrupa'daki son kalesi Grenada'nın alınışı, bu olayla Hıristiyan haçlı ruhunun körüklenmesi
--------------------------------------------------------------------------------
1500, İtalyan Rönesansı'nın doruğuna ulaşması
1500'den sonra, Avrupa'nın deniz üstünlüğü kurması
1500-1650, Avrupa'da fiyatların hızla yükseldiği "Fiyat Devrimi"
1500-1700 arası milyonlarca kilometrelik ülkenin milyonlarca insanın İslam yönetimine sokulmasıyla İslam tarihinin en parlak dönemi
1508 Şah İsmail'in Bağdat'ı fethetmesi
1509 Portekizlilerin İslam filosunu Umman Denizi'ndeki Diu limanı açıklarında yenilgiye uğratmaları ve Hint Okyanusu'nda üstünlük kurmaya başlamaları
1511, Akdeniz'de, Türk İspanyol ve Portekiz güçleri arasında uzun deniz savaşlarının başlayışı
1512-1520, Yavuz Sultan selim yönetimi dönemi
1513, İlk Portekiz tacirin Güney Çin kıyılarına gelmesi
1514, Şah İsmail yanlılarının Anadolu'da büyük bir ayaklanmayı kışkırtmaları
1514, Çaldıran savaşında Şah İsmail'in yenilgiye uğratılması
1515, Portekizlilerin Hürmüz Adası'nda üs kurmaları
1517, Luther'in Wittenberg'deki Kilisenin kapısına 95 maddelik tezini asmasıyla Protestanlık hareketinin başlaması
1520-1566, Kanuni Sultan Süleyman yönetimi dönemi
1521, Cortez'in yeni Dünya'nın hazinelerinin kapısını (İspanyollara) açması
1526, Mohaç Savaşı'nda Türkler'den kaçan Macar kralının ölmesiyle, V. Karl'ın Bohemya ve Macaristan taçlarını ele geçirmesi
1526, Timur soyundan gelen Babür'ün Hindistan'ı ele geçirmesiyle, Babür İmparatorluğunun kurulması
1534, İngiltere'nin Papalık ile ilişkilerini koparması, İngiltere kilisesinin yavaş yavaş Protestanlığı benimsemesi
1534-1603, İngiltere'de Tudor hanedanı yönetimi ve bölük pörçük reformlar dönemi
1536, Fransa kralının, Habsburg gücüne karşı, Osmanlı imparatoruyla imzaladığı ittifak anlaşması
1552, Korkunç İvan'ın Altınordu Hanlığı başkenti Kazan'ı ele geçirişi, bunu izleyen dört yıl içinde Aşağı Volga bölgesinin fethini tamamlaması
1560, İspanyolların, İtalya'yı istila edip, papalık topraklarını ele geçirip, Reform karşıtı harekete izin vermemeleri; bunun üzerine, Papaların Hasburglular ile işbirliğine girişimleri
1568-1609, Felenekler'in İspayol yönetimine karşı ayaklanmaları
1580-1640, İspanyolları Portekiz'i ve imparatorluğunu kendi imparatorlularına katmaları
1587-1629, Safevi devleti yöneticisi Büyük Şah Abbas yönetimi dönemi
1590, dolayları mikroskopun icad.
1598, İspanyol üstünlüğü döneminin başlayışı
--------------------------------------------------------------------------------
1600, denizlerde yeni bir güç dengesiyle, Hint Okyanusu'nda İspanyol ve Portekiz gemilerinin yerini Felemenk, İngiliz, Fransız gemilerinin alışı
1600, Felemenk Doğu Hindistan Kumpanyası'nın kurulması
1600'den sonra, İngilizlerin Hint Okyanusu'nda ticaret etkinliklerine başlamaları
1601, İngiliz Doğu Hindistan kumpanyası'nın kurulması
1608, bir Polonya ordusunun Moskova'yı ele geçirip bir kukla yönetim kurması
1608 dolayları, teleskopun icadı
1618-1648, Otuz Yıl Savaşları
1620, İngilizlerin Massachussets kolonisini kurmaları
1626, Felemenkler'in New York'ta koloni kurmaları
1636, Japon hükümetinin, kendi iç sorunlarından dolayı açık deniz gemiciliğini uyruklarına yasaklaması
1638, Japonya'nın kabuğuna çekilme politikası
1640'lar, İngiliz, Fransız ve Felemenk girişimcilerinin, şekerkamışı ticaretini Portekizlilerin ve İspanyolların elinden alıp başı çekmeleri
1642-1648, İngiliz iç savaşları
1648, Westphalia Antlaşması, bunun sonucunda İtalya'nın ve Almanya'nın bölünmesi ile ortaya çıkan küçük devletlerin, duruma göre Fransa'nın yanında ya da karşısında yer almaları
1648, Fransız üstünlüğünün başlaması
1648, İngiltere'de Parlamento egemenliğinin kurulması
1648-1715, XVI. Louis yönetimi dönemi
1648-1789, Avrupa'nın Eski Rejim ve kolonici yayılma dönemi
1649, İngiliz kralı I. Charles'in idamı
1653-1689, Fransa'nın rakipleri karşısında kesin üstünlüğe sahip olduğu dönem
1688, İngilizlerin İspanyol armadasına karşı zafer kazanmaları
1689, Petro'nun Avrupa gezisi dönüşü, geniş çaplı reform hareketlerini başlatması
1696, Petro'nun Türklere karşı başarısı
--------------------------------------------------------------------------------
1700-1721, Petro'nun İsveçlileri yenilgiye uğratabilip, Finlandiya Körfezinde denize açılabilmesi
1701-1714, İspanyol Taht Savaşları sırasında, Avusturyalıların, İspanya'nın bölüşülmesinde en büyük parsayı toplamaları
1707, Kok kömürü yapma yöntemlerinin bulunuşuyla, demir cevherini eritmede kömürden yararlanma olanağının doğuşu
1740-1786, Büyük Frederick (II. Frederick) yönetimi döneminde, Prusya'nın Avrupa'nın büyük güçlerinden biri durumuna gelmesi
1745, Abdül Vahab'in Arabistan'da Vahhabiliğin ilkelerini oluşturması
1756-1763, Yedi Yıl Savaşları 1762, bir Alman prensesinin kocasının öldürülmesi üzerine, II. Katerina adıyla Rusya imparatorluğu tahtına çıkması
1763, İngiltere'nin Hindistan, Kanada gibi denişaşırı ülkelerde kesin zafer kazanması
1768-1774, Rusların Osmanlı ordularını ağır bir yenilgiye uğratmaları ve Küçük Kaynarca Anlaşması'nın yapılması
1772, Polonya'nın ilk bölüşülmesinde Prusyalılar ve Avusturyalılar, Türkler karşısındaki ilerleyişini durdurmak için Rusya'ya sus payı olarak Polonya'nın büyük bir parçasının işgaline izin vermeleri
1774, Safevi imparatorluğunun dağılması
1774-1778, İspanya'nın Amerika limanlarının kıyı ticaretini yasaklayıp, kolonilere yapılan dışsatımları ve iç alımları Cadiz kentinden tekelci bir tutumla düzenlemesi
1775-1783, Amerikan bağımsızlık savaşı
1789, 1 Mayıs, Etats-Generaux'un toplanması
1789, 14 Temmuz, Kralın Ulusal Meclis'i kaldıracağı söylentisi üzerine, halkın Bastille'e saldırması
1789, 4 Ağustos, Ulusal Meclis'in feodal hakları kaldırarak köylü çoğunluğunu Devrim Safhalarına çekmesi
1791, Yeni Fransız anayasalarının hazırlanması
1793, Polonya'nın ikinci bölüşülmesi
1794, Robespierre'in öldürülmesi
1795, Polonya'nın üçüncü bölüşülmesi, ile Rusya sınırlarını, batıda Vistül Irmağı'na kadar genişlemesi
1799, Napoleon'un bir darbe ile iktidara getirilişi
--------------------------------------------------------------------------------
1803, Sırpların Osmanlı'ya başkaldı
1807, İlk buharlı geminin Robert Fulton tarafından yapılması
1812-1815, Napoleon'un Avrupa devletleri koalisyonunca yenilgiye uğratılması
1815, Viyana Konferansı, sonucu barış anlaşmasının yapılması
1821-1830, Yunan devrimi
1830, Cezayir'in Fransızlarca işgali
1833, Köleliğin, Büyük Britanya'nın yönetimindeki tüm ülkelerde kaldırılması
1839-1841, Afyon Savaşı
1839, Tanzimat Fermanı'nın ilanı
1840, posta sisteminin Büyük Britanya'da kuruluşu
1840'lar demiryolları ağı yapımının başlayışı
1847, Liberya'nın Amerika'dan eski yurtlarına dönen eski kölelerce, Birleşik Devletler anayasasına benzeyen bir anayasa sahip bir cumhuriyet olarak kurulması
1848 devrimleri
1848, Marx'ın gittikçe yoksullaşan proleter kitlelerin bir devrimle toplumsal sorunu çözecekleri düşüncesini ortaya atması
1848-1852, Fransa'da, III. Napoleon'un devlet başkanlığında cumhuriyet dönemi
1854, Japonya'nın kabuğuna çekilme politikasını bırakıp dışa açılmak zorunda kalışı
1854, Kırım Savaşı'nda Fransa'nın ve Britanya'nın Ruslara karşı Türklerin yardımına koşup, Rusların Kırım'da yenilgiye uğratılması
1856, Islahat Fermanı'nın ilanı
1859, İtalya'nın Kont Cavour'un çabalarıyla birleştirilmesi
1859, Darwin'in canlıların evrimi kuramını ortaya atması
1861-1865, Amerikan iç savaşı
1863, ABD'de köleliğin kaldırılması
1869, Süveyş Kanalı'nın açılışı
1870-1871, Prusya'nın Fransa'yı yenilgiye uğratması
1871, Almanya'nın, Bimarck'ın çabalarıyla birleştirilmesi
1878-1908, Abdülhamid II'nin iktidarı dönemi
1885, Hindistan Ulusal Kongresi'nin (Kongre Partisi'nin) kurulması
1888, köleliğin Brezilya'da kaldırılması
1889, İkinci Enternasyonal'in kuruluşu
1889, Japon İmparatoru Meiji'nin Bismarck Almanyasını örnek alan bir Anayasa çıkarması; Diyet'in kurulması
1893, Havai Adaları'nın ABD topraklarına katılması
--------------------------------------------------------------------------------
1900, Batılı devletlerin gönderdikleri uluslararası birliğin Pekin'i ele geçirmesi
1901, Avusturya'nın İngiliz Uluslar Topluluğu'nun kendi kendini yöneten dominyonu olması
1903, Sibirya'yı aşan demiryolunun tamamlanması
1904-1905, Rus-Japon savaşı beklenmeyen sonuçla Japonların yenmesi
1905, Hindistan Müslüman Birliği'nin kurulması
1906, Rusya'nın, parlamenter organa sahip olması
1908, Jön Türkler'in iktidara ortak olmak isteğiyle, Abdülhamid'i deviren darbeyi gerçekleştirmeleri
1910, Japonların Kore kralını indirip, Kore Yarımadası'nı ülkelerine katmaları
1912, Mançu hanedanının yakılıp, Çin Cumhuriyetinin kurulması
1912-1913, Balkan Savaşları ile Balkanlardaki toprakların kaptırılması
1914, Berlin-Bağdat demiryolunun başlaması
1914, Panama Kanalı'nın açılması
1914-1919, Birinci Dünya Savaşı
1915, Japonlar'ın, Çin'deki özel ayrıcalıklarını, öne sürdükleri "Yirmi Beş İstek" ile artırmaya kalkmaları.
1917, 6 Nisan, ABD Kongresi'nin Almanya'ya savaş ilanı
1917, Kasım, İkinci bir devrimci hükümet darbesinin Sosyal Demokrat seçilmesi
1918, Ekim, Alman ve Avusturya hükümetlerinin Başkan Wilson'un barışın dayandırılacağı "On Dört Nokta"sını kabul etmeleri
1918-1920, Rusya'da ve Rusya'nın sınır ülkelerde iç savaş
1919, Paris Barış Konferansı'nın Rusya'daki durumu ele almaya kalkmayıp, savaşı yitiren Almanya, Avusturya ve Osmanlı hükümetlerine barış koşullarını zorla kabul ettirmeleri
1919, Barış antlaşmasının, Arap dünyasının zengin ve kalabalık bölgelerini Fransız ve İngiliz koloni yönetimlerine bırakması
1921, Çin Komünist Partisi'nin kurulması
1922, Faşizmi İtalya'da iktidara getiren hükümet darbesi
1922, Lenin'in "Yeni Ekonomik Politikası"nı (NEP) ilan etmesi
--------------------------------------------------------------------------------
1923, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması
1925, Rıza Pehlevi'nin İran'da iktidarı ele geçirip, Mustafa Kemal'inkine benzer bir laik reform hareketini başlatması
1925, Abdülaziz İbni Suud'un Arabistan Yarımadası'nı fethedip, Mekke'nin ve Medine'nin denetimini eline geçirmesi
1929, New York borsasının çökmesiyle ABD'de 1920'lerin hızlı ekonomik gelişmesinin sona ermesi
1930'lar, Japon yayılmasının yeniden canlanışı
1030'lar, Amerikan Başkanı Franklin D. Roosevelt'in New Deal politikası
1931, Japonların Mançurya'yı istila etmesi
1932, Irak'ın formal olarak bağımsızlığını kazanması
1933, New Deal politikasının başlatılması
1933, Haziran, Hitler'in iktidara gelmesiyle Almanya'nın köklü bir rejim değişikliği geçirmesi
1934, Etiyopya'nın 1896 yenilgisinin öcünü almak isteyen İtalya'nın saldırısına uğrayıp, uçakların ve zehirli gazların yardımıyla İtalya emperyalizmi altına sokuluşu
1938 Eylül, Çekoslovakya'nın Almanların yaşadığı bölgelerinin Almanya'ya geçirilmesi
1939, 1 Eylül, Hitler'in Polonya'ya saldırması
1939-1945, İkinci Dünya Savaşı
1940 ilkbaharı, Almanların Danimarka'yı ve Norveç'i ele geçirmeleri
1941, 22 Haziran, Hitler'in savaş duyurusunda bulunmadan Rusya'ya saldırması
1942, Kasım'ı 1943 Şubat'ı, Ruslar'ın Almanlar'ı geri püskürtmeleri
1943, Temmuz'u, Mussolini'nin, İngiliz-Amerikan birliklerinin İtalya'ya çıkmasıyla iktidardan düşmesi, İtalya'nın savaştan çekilmesi
1944, 6 Haziran, İngiliz-Amerikan birliklerinin Normandiya çıkartması
1945, 1 Mayıs, Hitler'in kendini öldürmesi, Alman başkomutanlığının teslim belgesini imzalamaları
1945, Hiroşima'ya ve Nagazaki'ye atom bombalarının atılması
1946, Türkiye'de çok partili hayata geçiş
1947, İsrail Yahudi devletinin kurulması
1947, Hindistan'ın İngiltere'den çekilmesi
1947, Birleşmiş Milletler'in Filistin'in Araplar ve Yahudiler arasında bölüştürülmesi, kararı
1947, Truman Doktrini
1948, Ghandi'nin öldürülmesi
1948 (ve 1956, 1967, 1973) Yahudi-Arap savaşları
1949, NATO'nun kurulması
1949, komünistlerin, Kuomingtang'a karşı kesin zafer kazanıp Çin'in yönetimini ele geçirmeleri
1949, ilk Rus atombombası denemesi
1950, Kuzey Kore komünist yönetiminin Güney Kore'ye saldırmasıyla Kore Savaşı'nın çıkışı
1953, Kore Savaşı'nda ateşkes
1953-1954, Rusların, Amerika'dan birkaç ay sonra hidrojen bombalarını patlatmaları
1954, Vietnam'ın Fransız egemenliğinden kurtulması
1956, Macarların ülkelerindeki komünist rejime başkaldırmaları
1956, Süveyş bunalımı
1957, Gana'nın bağımsızlığını kazanan ilk Afrika kolonisi olması
1957, Rusya'nın uzaya uydu gönderen ilk ülke oluşu
1957, Roma Andlaşması ile AET'nin kurulması
1958, Suriye ile Mısır'ın birleşmesi
1961, Suriye'nin Birleşik Arap Cumhuriyeti'nden ayrılması
1962, Fransa'da halkoyu yoklamasının Cezayir'e bağımsızlıktan yana sonuç vermesi
1962, ABD Küba'daki füzelerin çekmesini istediğinde SSCB'nin üçüncü dünya savaşı korkusuylabu isteğe uyuşu
1964, Vietnam'da Amerikan askeri etkinliklerinin başlayışı
1966, De Gaulle Fransası'nın NATO'dan çekilerek mutlak egemenlik hakkını elinde tutmayı seçmesi
1967, İsrail ile Arap devletleri arasında Ekim Savaşı
1969, ABD uzay gemilerinin ay'a inip dönmeyi başarmaları
1970, Sovyetler Birliği'nin ticaret ve yatırım olanakları yolunda Federal Almanya ile görüşmelere başlaması
1973, Ocak, İngiltere, İrlanda ve Danimarka'nın Avrupa Topluluğu'na tam üye olmaları
1973, İsrail ile Arap devletleri arasında Ramazan Savaşı; petrol ambargosu ve ardından petrol fiyatlarının yükselmesi
1975, Yumuşamanın göstergesi olan Helsinki Anlaşması
1978, Çin Halk Cumhuriyeti'nde Deng Şaoping'in önderliğinde ekonomik reformların başlaması
1979, Mısır ile İsrail arasında Camp David Andlaşması'nın imzalanması
1979, İran'da Ayetullah Humeyni önderliğindeki İslamcıların bir devrimle yönetimi ele geçirmesi
1979, Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesi
1980, 1988, İran-Irak savaşı
1981, Ocak, Yunanistan'ın AT'ye tam üye olması
1985, 1991, Ülkesinde glasnost ve perestroika'yı uygulamaya çalışacak olan Michael Gorbachev'in başkanlık süresi
1986, Ocak, İspanya ve Portekiz'in AT'ye tam üye olması
1987, Temmuz, Avrupa Tek Senedi'nin (Single Act) kabul edilmesi
1988, Nisan, Türkiye'nin AT'ye tam üyelik başvurusunda bulunması
1989, Doğu Avrupa'da marksist ekonomilerin çökmesi
1989, Kasım, Berlin Duvarının yıkılması
1990, Sovyetlerin dağılması ve Soğuk Savaş'ın sona ermesi
1990, Ağustos, Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesi
1990, Ekim, Almanyaların birleşmesi
1991, Aralık, Bağımsızlık Devletler Topluluğu'nun kurulması
1995, Ocak, İsveç, Finlandiya ve Avusturya'nın Avrupa Birliğine tam üye olmaları
1996, Ocak, Dayton Barış Andlaşması ile Bosna Savaşı'nın sona ermesi...
2003, ABD’nin Irak’ı işgali

ZİHİN

Zihin denince akla ilk gelen şey onun fiziksel olmayan bir şey, daha doğrusu düşünme kapasitesine sahip bir şey olduğudur. Düşünme kapasitesine sahip olmak, bir zihin sahibi olmak için hem gerekli, hem de yeterli koşuldur, çünkü eğer bir şey varsa bu şey, düşünme kapasitesine sahipse ya da bilinçli olma kapasitesine sahipse bunun mantıksal sonucu, hiç değilse bir zihnin var olduğudur. Eğer bir şey varsa bu şeyin, düşünme ya da bilinçli olma kapasitesi yoksa o zaman, bu şey bir zihin değildir.

Zihnin üç temel kapasiteye sahip olduğunu söyleyebiliriz; bunlar “biliş” (bilme), “duygulanım” (duygular) ve “istenç” (isteme) olarak sıralanabilir. Her bir zihinsel kapasite farklı zihinsel olguları barındırır. Biliş içsel ve dışsal bilgi kaynaklarını, her türlü bilme edimini içerir. Duygulanım bedensel duyumlar, duygu ve hisler kadar kişilik özelliklerini de barındırır. İstenç alanı, bir eyleyici olarak, öznenin sahip olduğu arzular, güdüler, kararlar, niyetler, çabalamalar, eylemeler, yapar gibi görünmeler gibi, edimler ve davranış özellikleridir. Böylece, biliş kapasitesinin altında duyum algısı, bellek, iç gözlem, sezgi, çıkarım ve diğer bilgi kaynakları bulunur. Duygulanımın altında duyumlar, duygular, hisler, ruh halleri ve kişilik özellikleri vardır. İstencin altında güdüler, istekler, derin düşünme, karar vermeler, seçimler, arzulamalar, çabalamalar, eylemler ve istencin edimlerini sergileyen ve etkileyen her tür etkenler bulunur.

Bu kapasiteler çeşitli zihinsel olguların varlığını açıklamaya yarar. Duyu algılarının, belleğin ve diğer her türlü zihinsel olgunun bu kapasitelerin gizil etkinliklerinin sonucunda ortaya çıktığı varsayılır. Ancak bu varsayım çağdaş zihin felsefesi anlayışında geçerliliğini büyük oranda yitirmiştir. Çünkü; bu kapasitelere dair elimizdeki tek ipucu, kendilerinin açıklamaya yeltendikleri zihinsel olgulardır. Ayrıca zihinsel olgular, sadece üç kapasitenin altına alınamayacak kadar çeşitlilik göstermektedir. Örneğin; inanma olgusu hangi kapasitenin altına girmelidir? Eğer inanmayı biliş kapasitesinin altına koyacak olursak, o zaman inanmanın kardeş olguları olan iman sahibi olma, güven ya da emin olma, hangi kapasiteye ait olacaktır? Kendini güven, ya da ikna olma ya da emin hissetme hangi kapasiteye aittir?
Olan bir şeyden pişmanlık duyduğumda, iki farklı durumda bulunurum, biri ne olduğuna ilişkin inancım (biliş) ve diğeri de pişmanlık duygusu (duygulanım). Ama pişmanlık duygusunu, o olayın olduğuna ilişkin inancımdan bağımsız hissedemeyeceğime göre, içinde bulunduğum bu iki durum birbiriyle bağlantılıdır. Zihni böyle basitçe üç temel kapasiteye ayırmanın sakıncalarına ve kısıtlamalarına dair örnekler çoğaltılabilir. Ayrıca, bu sınıflandırmanın aynı başlık altında birbirinden son derece farklı zihinsel olguları bir araya getirmek gibi de bir sakıncası vardır. Örneğin; biliş kapasitesi altında, duyum algısı yoluyla şu an içinde bulunduğumuz ortamın bilgisi, bellek yoluyla geçmişimizin bilgisi, çıkarım yoluyla geleceğe ilişkin bilgimiz, içe bakış yoluyla şimdiki ruhsal halimizin bilgisi ve karar verme yoluyla gelecekteki eylemlerimizin bilgisi bulunur. Ama bu birbirinden farklı olguları aynı başlık altına koymak son derece yanıltıcıdır. 
Meselenin özü şudur ki ne zihnin bu üçlü sınıflandırması ne de herhangi bir başka sınıflandırma “zihin felsefesi” başlığı altında ele alınan olguların çeşitliliğini ve farklılığını gereğince veremez. Günümüzde zihin felsefesindeki genel eğilim,herhangi bir sınıflandırma yapmaktan kaçınmak yönündedir. Çağdaş zihin felsefesinin en önemli katkılarından birisi, geçmişte aynı türden olduğu düşünülen zihinsel olgular arasındaki önemli farklılıkları göz önüne getirmek olmuştur. Örneğin, haz ve acı geleneksel olarak tek bir duyumun, yalnızca bir derece farkıyla birbirinden ayrılan iki karşıt ucu olarak düşünülmüştür. Ancak Gilbert Ryle gibi çağdaş filozoflar “acı”nın bir bedensel duyum olmasına rağmen, “hazzın tipik olarak hiç de bir duyum olmadığını ileri sürmüşlerdir. Eğer birisi, kürek çekmekten dolayı acı hissediyorsa bedeninin neresinin acıdığını sormak mantıklıyken, aynı kişi,kürek çekmekten dolayı haz duyuyorsa bedeninin neresinin haz duyduğunu sormak hiç de mantıklı değildir. Burada “haz” “hoşlanma” anlamındadır ve bunun karşıtı “acı” değil, “hoşlanmama”dır. 

Zihinsel olgular, birbiriyle çakışan, örtüşen, birbirine paralel giden ve ayrılan geniş bir bağlantılar bütünü olarak düşünülebilir. Böylesi bir bağlantılar bütününde çakışma noktaları olması kaçınılmazdır. Dolayısıyla yukarıdaki biliş, duygulanım ve istenç üçlü sınıflandırmasını, çok sayıda zihinsel olgunun çakışma noktası olarak düşünmek yerinde olacaktır. Biliş alanında düşünmeyi inancı, anlamayı, hayal etmeyi, imgelemi, dikkat etmeyi, fark etmeyi, algılamayı, hatırlamayı vb. her tür bilme olgusunu buluruz. Duygulanım alanı bedensel duyumları, hisleri, duyguları, zihnin hallerini vb. içerir. İstenç alanıysa arzular, güdüler, kararlar, niyetler, çabalamalar, eylemeler, yapar gibi görünmeler gibi davranış özellikleridir.

Yaratılış

Varlıkların Yaratılışı

Kur’an-ı Kerim’de yaratılış kıssası bir bütün hâlinde verilmez. Kitab’ın çeşitli yerlerinde ana prensipleriyle ve genellikle yaratıcısı nazara verilerek zikredilir.
O (Allah) ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı” (Hud/7).
O (Allah)’dur. Gökleri, yeri ve aralarında olanları altı günde yarattı” (Furkan/59).
Buradaki “gün,” 24 saatlik süreden ziyade, gündüz aydınlığını ifade eder. Çoğulu eyyam ise, “günler” manasına gelmekle birlikte, “uzun zaman, süre belirlenmemiş zaman devresi” olarak da kullanılır343.
Kur’an’da Allah nezdindeki günlerin bizim günümüzle bin yıl olduğu belirtilir:
Ve senden azabın acele gelmesini isterler. Hâlbuki Allah vaadinde asla hulf etmez ve şüphe yok ki, Rabbin indindeki bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin yıl gibidir” (Hacc/47).
Arapça’da bu rakamlar çokluğu ifade ettiği için, kesin sayılar şeklinden ziyade “devir” manasında alınması daha uygun görülmektedir. Nitekim bazı âlimler bu manada anlamıştır. Hatta her bir günün 50 bin sene olduğu bilirtilir344.
Melekler ve ruh oraya bir günde çıkarlar ki, oranın mesafesi 50 bin yıldır” (Mearic/4).
Yeryüzünün de devreler hâlinde yaratıldığı nazara verilir:
De ki: ‘Siz mi arzı iki günde yaratanı tanımıyor ve O’na eşler koşuyorsunuz? İşte, âlemlerin Rabbi O’dur” (Fus­silet/9).
O’na üstünden ağır baskılar (sağlam dağlar) yaptı. Onda bereketler yarattı ve onda arayıp soranlar için gıdalarını (bitkilerini ve ağaçlarını) tam dört günde takdir etti (düzene koydu)” (Fussilet /10).
Buradan, yeryüzünün iki devrede genel durumunu aldığını, bütün varlıkların yaşayabileceği uygun şekle de dört devrede ve insanın yaratılışından önce ulaştığını anlamak mümkündür. Nâziât Suresi’nde varlıkların birbiri ardınca yaratılışı ve tanzimi ile bunların ne için halk edildiği belirtilir:
Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki Allah onu bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır. Bundan sonra da yeri düzenlemiştir. Suyunu ondan çıkarmış ve orada otlak yer meydana getirmiştir. Dağları da sapasağlam yerleştirmiştir. Bütün bunları sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yapmıştır”(Nâziât/27, 33).
Kaf Suresi’nde de yeryüzündeki bitki ve ağaçların durumuna dikkat çekilir:
Gökten bereketli bir su indirdik, onunla biçilecek tane(li ekin)’ler bitirdik. Birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları yetiştirdik, kullarımıza rızık olması için. Ve o suyla ölü bir diyara can verdik. İşte, kabirlerden çıkış da böyle olacaktır” (Kaf/9, 11).
Her canlı varlığın mahiyetinin su olduğu ve bunların sudan yaratıldığına işaret edilir:
İnkâr edenler görmediler mi ki, göklerle yer bitişik idi. Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmıyorlar mı?”(Enbiya/30)
Allah bütün canlıları sudan yaratmıştır. Bazısı karnı üzerinde sürünür, bazısı iki ayakla yürür, bazısı da dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Allah şüphesiz her şeye kadirdir” (Nur/45).
Burada, her hayvan türünün müstakil olarak yaratıldığını anlamak mümkündür. Bu yaratılışın menşeyinin su olduğu, yani üremeyi sağlayan tek hücreli spermanın ve bunun yumurta hücresinin birleşmesiyle teşekkül eden zigotun büyük kısmını suyun teşkil ettiği nazara verilir. Eritici olduğu için hücre reaksiyonlarının temel maddesi, sudur. Bir organizma için su, bütün besinler derecesinde önemlidir. Vücut suyunun yüzde 10-20 kadarı kaybedilince hayat devam edemez. Ve su bulunmayan ortamda hayatın olması imkânsızdır. Anne karnındaki ceninin yüzde 94’ü, süt çocuğunun yüzde 80’i ve yetişkinin yüzde 70’i sudur345.

2- İnsanın Yaratılışı

Kur’an-ı Kerim, insanın muhtelif yaratılış devrelerinden bahseder. Bunu ana hatlarıyla dörde ayırmak mümkündür:
1- Kadınsız ve erkeksiz yaratılış. Hz. Âdem gibi.
2- Erkekten, kadın olmaksızın yaratılış. Hz. Havva gibi.
3- Kadından erkek olmaksızın yaratılış. Hz. İsa gibi.
4- Erkek ve dişiden, günümüzdeki insanların yaratılışı.
Burada ilk dikkati çeken husus, insanın yaratılışında, günümüzdeki üreme kanunlarına tâbi tutulmayışıdır. Yani Cenab-ı Hak, yaratma hususunda ihtiyar sahibi olduğunu, kanunlarını dilediği şekilde değiştirebileceğini, varlıkları bağımsız ve kayıtsız yaratabileceğini göstermektedir. Nitekim bugün de genel üreme kanununa tâbi olmayan pek çok canlı mevcuttur. Arılar buna misal teşkil eder. Döllenmiş yumurtalardan dişi, döllenmemiş olanlardan da erkek arılar hasıl olur.
Allah sizi (Hz. Âdem’i) bir topraktan, sonra nutfeden (bir zigottan -Hz. Âdem’in nesli-) yaratmış, sonra da sizi çiftler hâlinde var etmiştir” (Fâtır/11).
Andolsun Biz insanı kuru bir çamurdan, değişmiş cıvık balçıktan yarattık” (Hicr/26).
Bu ayet-i kerimelerden, yaratılışın toprakla başladığını, daha sonra bunun çamur hâlini aldığını anlamak mümkün. Bu çamur da süzülerek “çamur özü” hasıl olmuştur.
Andolsun ki Biz insanı, çamurdan süzülmüş bir hülasadan (özden) yarattık”(Mü’minun/12).
Daha sonra balçık hâlini alan bu çamur özünün zamanla değiştiği ifade edilir:
“(İblis): ‘Ben bir salsaldan (kurumuş çamurdan), değişken bir balçıktan (hamein mesnûn) yarattığın insana secde edemem!’ dedi” (Hicr/33).
Hz. Âdem’in yaratılış şekli, bir bakıma günümüzdeki insanın yaratılışına benzerlik gösterir. Midedeki besinlerden spermanın süzülerek çıkarılması gibi, çamur da süzülerek çamur özü (sülale) hasıl edilmiştir. Bir müddet bu hâlde kalan çamur özü, balçık şeklini (hamein mesnûn) almış ve daha sonra katı hâle (salsal) sokulmuştur. Bu devreden sonra kuruyan bu balçığa insan şekli verildiğini anlıyoruz.
Sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere: ‘Âdem’e secde edin’ dedik” (Arâf/11).
İnsanın merhale merhale yaratıldığına da işaret edilir:
Hâl­buki O, sizi çeşitli merhaleler hâlinde yarattı” (Nuh/14).
İlk insanın bu safhaya kadar bitki ve hayvanlarda görülen büyüme, gelişme ve farklılaşma kanunlarına tâbi olduğu söylenebilir. Artık bundan sonra ceninde olduğu gibi, yeni bir yaratılış safhası başlayacaktır. Yani ruh, bedene gelecektir. Çünkü insanın terkip ve tesviyesi tamamlanmıştır. Bu tedricî tamamlanış şöyle ifade edilir:
“Sonra onu nutfe hâlinde sağlam bir yere yerleştirdik. Sonra nutfeyi kan pıhtısına çevirdik, kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu bambaşka bir yaratık (insan) yaptık”(Mü’minun/13-14).
Onu (şeklini) düzeltip ona ruhumdan üflediğim zaman, kendisi için derhâl (bana) secdeye kapanın” (Sâd/72).
Şu ayet-i kerimede de yaratılışın bütün safhalarına işaret edilir:
Ey insanlar! Eğer öldükten sonra dirilmek hususunda herhangi bir şüphe içinde iseniz, şu muhakkaktır ki Biz sizi(n aslınızı) topraktan, sonra (onun neslini) insan suyundan (spermadan), sonra alaka (yapışkan şey)’dan, daha sonra da hilkati belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık (ve bunları) size (kudretimizin kemalini) apaçık gösterelim diye (yaptık), sizi dileyeceğimiz muayyen bir vakte kadar rahimlerde tutuyoruz, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz” (Hacc/5).
Bir hadis-i şerifte de, yukarıdakine benzer bir yaratılışa işaret edilir:
Her birinizin yaratılışı, ana rahminde nutfe olarak 40 gün derlenip toparlanır. Sonra aynen öyle (40 gün daha) alaka (yapışkan şey) olur. Sonra yine öyle (bir 40 gün daha) mudga (et parçası) hâlinde kalır. Ondan sonra melek gönderilir. Ona ruh üfler” 346.
Bu hadiste, zigot, marula ve blastula safhaları “derlenip toparlanma” devresi (nufte) olarak ifade edilmiştir. Yumurtalık kanalında döllenen yumurta, ana rahmine doğru inmeye başlar. Daha inerken bile bölünmektedir. Ana rahmine gelen yumurta, plesanta (eş) oluşunca mukoza ve kaslar içine iyice yapışarak gömülür. Bir başka ifadeyle, tohum gibi ekilir. Bu safha, ayet ve hadislerde “alaka” kelimesiyle ifade edilir.
Embriyo çıplak gözle görülmeye başladığı zaman, küçük bir et kütlesi (mudga) hâlindedir, gelişerek insan şeklini alır. İnsanlardaki his ve duyguların, vücut gelişiminin hangi safhasında verildiğini ilmen tespit etmek henüz mümkün değildir. Yukarıdaki hadiste ise, 120 gün sonra ruhun geldiği ve dolayısıyla ruha bağlı duyguların bu devrede yerini aldığı belirtilmektedir. O hâlde zigot teşekkülünden itibaren 120 güne kadar cenin sadece büyüme kanununa tâbidir. Yani bu devrede hücreler bölünüp farklılaşır. Aynı büyüme kanunu bitki ve hayvan embriyolarında da görülür. Ceninin insan seviyesine yükselmesi 120 gün sonra olabilmektedir.
Hz. İsa ile Hz. Âdem’in yaratılışlarına da şöyle temas edilir:
Şüphe yok ki, Allah Teâla’nın nezdinde İsa’nın hâli, Âdem’in hâli gibidir ki, onu topraktan yarattı, sonra ona ‘ol’ dedi, o da oluverdi” (Âl-i İmran/59).
Kur’an-ı Kerim’de Bakara Suresi’nin 65’inci ayetinde yaratılışla alakalı şöyle bir ifade yer alır:
İçinizden cumartesi günü azgınlık edenleri elbette biliyorsunuz. Onlara: ‘Aşağılık birer maymun olunuz!’ dedik.”
Semavi kaynaklarda bildirildiğine göre, Cenab-ı Hak cumartesi günleri İsrailoğullarına iş tutmayı yasak kılmıştır. Ama onlar bu yasağa riayet etmeyince, yukarıdaki ayette zikredilen hadise Eyle kasabasında cereyan etmiştir. Bu değişme hakkında iki görüş vardır: Birisi, bunların sadece “ahlaken” maymun şekline dönüştüğü, diğeri de “sureten” maymun şeklini aldıklarıdır. Fakat her hâlükârda bunlar üç günden fazla yaşamamıştır... Yani hadise bir beldede (Eyle) cereyan ediyor ve ona maruz kalanlar üzüntü ve ıstıraplarından üç gün sonra ölüyorlar (H. Basri Çantay, Meâli Kerim, c. l, s. 25).
İlk yaratılış ve bazı mucizeler istisna edilirse, varlıkların yaratılışında daima sebep ve kaidelerin varlığı dikkati çeker. Kanunlar ve prensipler manzumesi her şeye hâkim ve şamildir. Bütün hareket ve davranışlar, belli bir nizamı takip etmek zorundadır. İlimlerin görevi de eşyanın tâbi olduğu bu kanunları tespit ve tayindir.
İslâm itikadında sebep ve kanunlar, kesinlikle gerçek etki sahibi değildir. Asıl tasarruf, Allah’ın kudret ve iradesindedir. Sebepler ve kanunlar, kudretin tasarrufunu gözlerden gizlemeye memur birer perdedirler. Böylece, eşyanın yaratılışının ve değişiminin izahını ve yorumunu yapan kimsenin iradesini serbestçe kullanma imkânı tanınmıştır. Eşyadaki tasarruf sebepsiz cereyan etmiş olsaydı, insan iradesi yönlendirilmiş olacak ve imtihan sırrına muhalif olarak herkes ister istemez Allah’a ve O’nun kudretine inanmış olacaktı.
Eşya arasındaki mevcut kurallar, fevkalade durumlar dışında değişmez. Hâl böyle olmakla beraber kâinat, otomatik işleyen ve ustasının karışmadığı bir makine veya saat gibi değildir. Yaratılış görüşü, varlık âlemindeki her oluşu, her hareketi her an Allah’ın kontrol ve tasarrufunda kabul eder. Varlıklar birdenbire yaratılabileceği gibi, tedricî olarak da, yani aşamalı bir şekilde hasıl edilebilir. Hatta insanın yaratılışında da tedriciyet söz konusudur. Varlık âlemine bir hücreyle çıkıyor, dokuz ay sonra bebek olarak dünyaya ayağını basıyor. Bu tedricî tekâmül belli bir devreye kadar devam ediyor. İlk insanın da toprak, balçık, sülale gibi safhaları geçirdiği anlaşılıyor.
Sonuç olarak şunlar söylenebilir:
1- Yaratılışta İlahî kuvvet, kudret, ilim ve irade esastır. Hâl böyle olmakla beraber, her hadise bir sebep-sonuç münasebeti içinde halkedilerek, sebep ve tabiat kanunları Allah’ın tasarrufuna perde edilmiştir. Bu bakımdan, değişik faktörler ve kanunlar iş yapıyor gibi görünmektedir.
2- Yaratılış kesintisiz olup her an devam etmekte, bazı varlıklar bir anda hasıl edilebildiği gibi, bazıları da aşama aşama kemale ulaştırılmaktadır.

Prof.Dr. Adem Tatlı

Kaynaklar:

343. Baucaille, M. (1976). La Bible le Coran et la Science. Terc. S. Yıldırım. Kitab-ı Mukaddes, Kur’an ve Bilim. T.Ö.V. yayınları, no:3, 1981.
344. Hanefi, A.(Tarihsiz): Et’Tefsirü’l İlmiyyetü li’l-Ayeti’l-Kevniyyeti. Mısır, s.127.
345. Özer, R.F. ve Tanalp, R. Beden Sıvıları. Ankara, 1965.
346. Sofuoğlu, M. Sahih-i Müslim ve tercümesi, 8, 114., Sönmez Neşriyat A.Ş., İstanbul, 1978.

Toprak oluşumu

TOPRAK OLUŞUMU Çözülmeye uğrayan kayaların yüzeyi zamanla, ayrışmış mineraller, organik maddeler ve mikroorganizmalardan oluşan bir ört...